22 Mart 2014 Cumartesi

Balayı ve Balayı'nın Tarihi



TERİMİN TARİHİ 1546'YA DEK UZANIR

Balayı her zaman gelin ile damat için her şeyden kaçış anlamına gelir. Bu, bugün böyledir. Geçmişte de aynen böyle olmuştur. Değişen tek şey kaçışın ardındaki nedendir. Antik Norveç'te hjunottsmanathr denilen süreç, damadın kaçırdığı gelini sakladığı süreçti. Kızın ailesi eninde sonunda aramayı bırakacak ve mutlu çift" damadın kabilesiyle yaşayabilecekti. Eskinin kur yapma teknikleri düşünülecek olursa, saklanmakta olan gelin ve damada her gün bir kap bal şarabı verilmesi şaşırtıcı değildi. Otuz bal şarabı günü ise "balayı"na karşılık geliyordu. 
Günümüzün egzotik tatilleriyle karşılaştırınca pek romantik değil belki ama amaca hizmet ettiğine şüphe yok. Taze çift kendisini ne kadar rahat hissederse, hamilelik olasılığı o kadar artıyordu ve hamilelik de birlikteliği pekiştiriyordu. Rönesans'tan sonra, biraz daha eğitimli taraflar söz konusu olduğunda, yeni evli ve iffetli olduğu varsayılan gelin ve damada sosyal baskılardan uzak, birbirlerini tanıma fırsatı sunmanın bir yolu olarak düğün sonrası "balayı" dönemleri moda oldu. 
Tatil olarak geçirilen balayı kavramı ise 19. yüzyıl, Victoria İngiltere'sinde ortaya çıktı. Endüstri döneminin taşımacılık alanında getirdiği yenilikler saye-sinde yeni evli çiftler için bir tren ya da lüks bir buharlı gemiye atlayarak bilinmeyen bir yere gitme fikri oldukça heyecanlı ve gerçekleştirilmesi kolay bir fikirdi. Balayı sözünün Fransızca'daki doğrudan çevirisi lune de miel olsa da, bu tür seyahatlere Fransa'da voyages â la façon anglaise (İngiliz tarzı yolculuk) denirdi. 
Seyahat yöntemleri çoğaldıkça, özellikle de hava yolculuğu yaygınlaştıkça, balayı seyahatlerinin de sayısı arttı. Artık daha az sayıda çift, eskiden balayı çiftlerine sunulan sükûnet ve soyutlanmaya gereksinim duyduğundan, yolculuklara kimi zaman arkadaşlar ya da aile üyeleri dahil olabiliyor ve şarap tadım gecelerinden deniz kayağına kadar çeşitli aktiviteler balayına dahil edilebiliyor.

Kaynak: National Geographic

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder